“Olmak yada olmamak işte bütün mesele bu” cümlesini müsadenizle şu şekle büründürüyorum, “Bilmek yada bilmemek işte bütün mesele bu”. Hiç bilen ile bilmeyen bir olur mu? Her şey bilmek üzerine. Okuyarak bilmek, duyarak bilmek, görerek bilmek ve yaşayarak bilmek. Bilince farkına varırsın, bilince anlarsın, bilince şekillendirirsin, bilince bilince ulaşırsın. O bilinç ki seni gerçeklere götürecektir. Hatta kendini bilmeye götürecektir. Hatta şöyle bir söz var değil mi; “Ancak kim olduğunu biliyorsan ben diyebilirsin.”
Doğumundan başlayarak ölümüne kadar hayatımız hep bilmek, öğrenmek üzerine geçiyor. Hiç bitmeyen bir süreç bu. Ne zaman ki ben biliyorum, artık öğreneceğim bir şey kalmadı dersen, işte o zaman öldün demek aslında. Yaşarken öldün. Yaşın kaç olursa olsun şunu dediğin anı hep hatırlayacaksın, “bugün bir yaşıma daha girdim” bu deyimin anlamı işte.. Bugün yepyeni bir şey daha öğrendim, iyi veya kötü, bu hayat bugün bana bir şey daha öğretti. Ayrıca bilgi sahibi olmadan fikir sahibi de olunmaz. Karşımızdakinin konuyu bilip bilmediğini hemen de nasıl anlıyoruz değil mi. Fikirleri bilgilerini teyit eder çünkü, yada etmez.
Bilmekte “tecrübenin” önemi ne fazla, “çok gezen mi bilir, çok okuyan mı” klişe sorusunu sormuyoruz artık. Çünkü yumurta tavuk ilişkisi içinde cevabı yok. Hakikaten “kim bilir” gerçekten. En çok tecrübe eden sanki. Okuyarak tecrübe eden, gezerek tecrübe eden, dinleyerek tecrübe eden, görerek tecrübe eden. Barış Manço’nun bu şarkısını hatırladınız mı? https://www.youtube.com/watch?v=XalN4SOwwZQ Sözlerine dikkat edin, ben bilirim derken, tecrübelerinden bahsettiğini göreceksiniz. Hayatın son halini tecrübe eden ile, öğrenmek için gayret eden, emek veren ile sadece önüne geleni bilen arasında bile fark var değil mi, “yiyen bilmez doğrayan bilir” demişler.
Bildiğini sanmak, bildiğine inanmak, bilmiş gibi yapmak var mesela. Bu da kendini kandırmak gibi bişey aslında. “Her şeyi bildiğini sanmayı anlarım toyluktur, ama her şeyi anladığını sanmak salaklıktır” demişler. Her şeyi bildiğini sanmayı toyluk olarak ele almış. Haklı değil mi. Aslında yukarıda bahsettiğimiz konuyu teyit ediyor, bilmek hiç bir zaman bitmez. Bilmediğini bilmek iyidir, bilmeyipte bildiğini sanmak ise tehlikeli bir hastalıktır.
Tabi bildiğimiz şeylerin de önemi var, o kadar çok şey bilebiliriz ki, hayatımıza yansıması olmayabilir. Ama bu bilmemize engel değildir, yani problem bu değil, asıl problem gereken zamanda gereken şeyi bilmemekten kaynaklanır çoğu kez. Tam da şu cümlede bahsettiği gibi “cahillik üç türlüdür, hiçbir şey bilmemek, gerekeni bilmemek, bir sürü gereksiz şeyi bilmek”. Ben cahillik diyerek sert bir cümle kullanmak istemiyorum, sadece kendine yazık etmek olarak yorumlamak istiyorum. Yaşayacağın güzel anları ıskalamak gibi. Çünkü gereken zamanda ihtiyaç duyduğun bilgiye sahip olmak, evrenin farklı pencerelerini açmak gibi bir duygu.
Bilmemek mutluluktur derler, ama bir de şöyle derler; bilmek mutsuzluk ise bilmemek de bir ömrü anestezi altında geçirmek demek..
Kimimiz var ki bilmek üzerine hayatımız adarız, sadece hayatın sunduğu öğrenme süreçlerine kendini bırakmadan, bilmek ve öğrenmek için ekstra çaba sarfederler. Bir de bazılarımız var ki sadece hayatın öğretilerine bırakır kendini. Hayatın kendisine sunduğu kadarıyla yetinir. Bazıları da vardır hiç bilmek, öğrenmek istemez. Hatta ders çıkarmaz bile belki. Aynı şeyleri yaparak aynı sonuçlar bekleyenler hani. Hiç bişey değişmez hayatlarında. Bilmek ayrıca değiştirir çünkü, önce fikirlerini değiştirir, hareketlerini değiştirir, yaptıklarını değiştirir ve hayatını değiştirir. Bu kadar da önemli bir konu.
Şimdi bu üç bakış açısı için birinci daha makbul değil mi, olması gereken, hayatını bilmek üzerine adamış. İkincisi yine idare eder, hayat öğretiyor bir şekilde diyor. Peki üçüncüsü. Hep birinci ve ikinciyi konuşurken üçüncü için pek yorum yapmıyoruz. O olmaz deyip geçiyoruz. Peki onlar neden böyle. Biliyorum bir çok açıdan ve bir çok sebebi vardır tabiki bu durumun.
Ben ise sadece şu açıya dikkatinizi çekeceğim. Peki hep bilmek gerekli mi? Hep bilmek ister misin gerçekten? Mesela bazen bazı şeyleri bilmek ister misin? Muhakkak ki çoğu şeyleri bilmek isteriz, ama bazen de bazı şeyleri bilmek istemeyebiliriz sanki. Bazen de bilmemek mutluluk mu? Peki hiç bilmesem daha iyi olur dedin mi? Bilmekten kaçındın mı? Bilmesem daha iyi, üzülürüm dedin mi, duymasam daha iyi dedin mi? Evet birde böyle bir durum var değil mi?
Şimdi bunu düşünmenizi ve yanıtlamanızı istiyorum. Her şeyi bilmek mi isterseniz, yoksa bazı şeyleri bilmesem daha iyi olur, üzülürüm, hayal kırıklığına uğrarım, dayanamam çünkü diyen tarafta mısınız?
Belki yorumlara da düşüncenizi yazarsınız kim bilir… Sevgilerimle….
Olcay KOCA, 13 Haziran 2024, Perşembe